Juniçiro Tanizaki
Paylaş

Juniçiro Tanizaki

Japon yazar.

1886’da varlıklı bir tüccar ailesinin oğlu olarak Tokyo’da doğdu. Ne var ki, o büyüdükçe ailesinin geliri düştü ve genç Tanizaki sonunda üniversitedeki edebiyat öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Fakat daha sonraları Japonya’nın tüm prestijli ödüllerini alacak bu genç yazar adayının edebî kariyeri henüz başlıyordu: Üniversitedeyken 1909’da tek sahnelik bir tiyatro oyunu yazan Tanizaki, bir yıl sonra yayımlanan ilk öyküsüyle adını duyurmayı başardı. Sadece sonraki iki yıl içinde yazdığı dört romanda değil, yaşamı boyunca kötücül güzellik, erotizm, sadizm ve mazoşizm gibi temaların etrafında gezindi. Oscar Wilde, Poe ve Marquis de Sade’dan etkilendi. Güzellik ve grotesk, onun sayfalarında hep yan yana geldi.

Sevgi ve acı arasında yaşamı boyunca güçlü bir bağ kurdu. Kahramanlarının birbirinden ilginç tensel hazlarını reddedilme, aşağılanma ve mazoşizmle birlikte sundu. Sessiz sinema senaryoları yazdı ve Japon sinemasına modernist temaları, edebiyata ise Naomi’de de görülen, başarılı sinematografik anlatımın iyi örneklerini kazandırdı.

Tanizaki “büyük deprem”e dek, daha sonraları eleştireceği Batılı yaşam bir yaşam sürerek yazmaya devam etti. Ancak 1923’teki Büyük Kanto Depremi sadece Tokyo’yu değil Tanizaki’nin Batılı tarafını da yıktı. Tanizaki, yerle bir olan şehirden mecburen ayrıldı ve Osaka’ya yerleşti. Japon geleneksel evlerinden birine yerleşti. Japon estetiğine ve kültürüne karşı hiç sönmeyecek bir ilgi geliştirmeye ve Batılılaşmayı sorgulamaya başladı. Tanizaki’nin yazarlığında önemli bir kırılma noktası olan Naomi (Chijin no Ai, 1924), işte bu dönemin ilk ve önemli örneği olarak yazarına -bu kez ulusal çapta- ün ve saygınlık kazandırdı. Bir Budalanın Aşkı başlığıyla yayımlanan ancak zamanla Naomi adını kazanan roman, ilgi çekmekle kalmayıp kendi gündemini de yarattı: “O şekilde Batılılışan” genç kız fenomeni, “Naomizm” kavramıyla açıklanmaya başlandı. “Naomileşmek”, belirli bir Batılılaşma sürecini anlatan bir deyim hâline geldi. Bir anlamda, Japonya’nın, daha popüler bir “Bihruz Bey”i oldu “Naomi”. Roman, sadece bu niteliğiyle değil, ruhsal çözümlemeleri ve teknik başarısıyla da dünya romanının önemli köşe taşlarından biri hâline geldi. Tanizaki, sonraki yıllarda Naomi’de işlediği sorunsalın merkezinde gelişen ve erotizmden beslenen romanlar yazmaya devam etti. Japon kültürüne bağlılığını hiçbir zaman kaybetmese de, Batılı teknikleri başarıyla uyguladı ve ilk gençliğinde bağlandığı kaynaklardan beslenmeye devam etti. Yazarlığının yanı sıra, Japon klasiklerini modern Japoncaya da kazandıran Tanizaki, savaştan sonraki yaşamını yazarak ve ödül alarak geçirdi. Fakat 1958’de sağ eli felç oldu, 1960’tan itibarense hayatını hastanede geçirmeye başladı. Bunlara rağmen, 1962’de, birbirinden ilginç cinsel fantezilerini yazan yatalak bir hastayı konu edinen son romanını yayımladı.

1965’te geçirdiği kalp kriziyle hayata veda eden veda etti. Onun ölümüyle Japon edebiyatı, çoğu eleştirmene göre en önemli modern yazarını kaybetti. Juniçiro Tanizaki’nin Anahtar (Kagi), Sazende Şunkin (Shunkinsho), Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi (Fūten Rōjin Nikki) adlı romanları sırasıyla H. Can Erkin, Oğuz Baykara, Nili Tlabar tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Can Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

Yayımladığımız kitapları (3 Kitap)