Gölgeye Övgü
Juniçiro Tanizaki
Tüm dünyada olduğu gibi Japonya’ya da modernizm sadece yeni fikirleri ve tekniğiyle değil, zevkleriyle de gelir: Renkler hiç olmadığı kadar parıldar, mekânlar güçlü ışıklarla aydınlanır, eşyadaki yaşanmışlık izleri birer birer kaybolur. Yazdığı her metinde Doğu-Batı sorunsalını bir şekilde dert edinen Tanizaki, tüm bunları basit bir moda değişikliği olarak tanımlayıp geçmez: Dünyayı algılamanın ve yaşamanın bu yeni biçimiyle sert bir hesaplaşmaya girer. Tanizaki gibi bir dehanın bu hesaplaşmaya dair söyledikleri, sadece bir beğeni dönüşümünün değil, modernizm tecrübesi yaşamış her kültürün ortak macerası olarak da okunabilir.
Gölgeye Övgü, gölgenin (ve onun estetiğinin) Japon kültüründeki yerine atfedilen bir methiye olmanın yanı sıra gittikçe rüküşleşen, ince zevklere sırtını dönen günümüz dünyasından bakınca bir ağıt aynı zamanda; kör edici ışıklar altında kaybolmaya yüz tutmuş bir mirasa ağıt…
“Neden karanlıkta güzellik arama eğilimi sadece Doğulularda bu kadar güçlüdür? Bana göre biz Doğulular, içinde bulunduğumuz şartlardan hoşnut olmayı amaçlayıp elimizdekilerle mutlu olduğumuz için karanlıktan şikâyet etmek yerine bunun bir çaresi olmadığını kabullenip ışık azsa azdır der, karanlık üzerine düşüncelere gömülür ve karanlığın içindeki doğal güzelliği keşfederiz.”
“Bu kitabı her okuduğumda içim Tanizaki’ye bir kez daha büyük bir hayranlıkla doluyor.”
Kengo Kuma
“Yitip giden bir dünyaya, onun estetiğine ve değerlerine dair yoğun bir tefekkürün kitabı.”
David Mitchell
Bu kitabı neden yayımladık?
Bir yaşam tarzı, düşünce dünyasına ait kavramlardan mı ibarettir? Medeniyet dairesinin değişimi sadece ekonomi-politikle veya siyasi kuramlarla mı açıklanabilir? Japonya’nın geçirdiği dönüşümün tam ortasına doğan Tanizaki, işte bu sorulara olumsuz yanıt verip kendi cevabını gündelik hayatın sosyolojisi üzerinden veriyor. Mekânların dekorasyonu, ışığın rengi, perdelerin kullanımı, tabakların ve bardakların seçimi üzerinden kültürel bir okuma okuma yapıyor. Gölgeye Övgü, bu bakımından bir tarafı hep sosyal bilimlere dokunan edebi bir okuma deneyimi sunuyor. Diğer yandan, gündelik yaşamın değişen estetiği üzerine oldukça geniş bir literatür barındıran Türk edebiyatının sıkı bir okurunun (araştırmacısının) bile, aynı macerayı farklı bir coğrafyada yaşayan Tanizaki’ninki bu konu hakkındaki gelişmiş duyarlığı, derinliği ve keskin bir gözlem gücü karşısında hayranlığını gizlemeden edemeyeceğine inanıyoruz. Deneme ile tahkiye arasında gidip gelen üslubuyla Gölgeye Övgü, yumuşak bir sarı ışık saçan bir abajurun altında -çünkü Tanizaki de böyle olsun isterdi- kitap okumayı seven okurlarımızın beğeneceğinden kuşku duymadığımız bir kitap.