Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın
Juniçiro Tanizaki
Fukuko, tam da kocası Şozo ile yeni bir hayata başladığı günlerde kocasının eski karısı Şinako’dan bir mektup alır. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan bu kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir: Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi.İlk bakışta, masum bir istektir elbette bu. Ne var ki Lili -tüm kediler gibi- girdiği hayatların en olmadık yerlerine kıvrılmıştır ve dâhil olduğu yaşamların karanlık köşelerinde gezinmeye başlar mektupla birlikte.
Biten ilişki için umut, diğeri içinse endişe kaynağıdır. Böylece, başlı başına bir kavram olmayı hak eden “kedi sevgisi”nden çok daha fazlasına dokunur Tanizaki. Zarif, yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin girift yapısını, küçücük ayrıntıların -bir nesnenin, jestin veya bakışın- insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini gösterir.
Yoğun tutkuların, tuhaf arzuların ve ince bir melankolinin ustası Tanizaki’nin Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın’ını Sinan Ceylan Japonca aslından çevirdi.
“Tanizaki en gözde yazarlarımdandır. Aşkı ve aşkın sapkın yönlerini anlatır kitapları.”
-Henry Miller
“Tanizaki, muhteşem bir yazar.”
-Haruki Murakami
Bu kitabı neden yayımladık?
Bir Kedi Bir Adam İki Kadın’ı yayımlamamızın nedenlerinden ilki, okuma keyfi denen şeyi tam anlamıyla bu kitaptan almamızdır. Edebiyatın tam olarak nasıl bir şey olduğunu hatırlatıyor bize bu novella: Yalın bir dil, ince ince işlenen dramatik bir gerilim ve okurken aklımıza düşen “Tanrı’m, nasıl da işler bu raddeye geldi, hem de durup dururken?” soruları. Tıpkı Tolstoy gibi Tanizaki de kitaplarında hiçbir karanlık nokta bırakmıyor; geriye sadece “Evet, tabii ya…” mırıldanmaları dışında. Bir önceki kitaplarımızdan Hadi, Yarın Görüşürüz’ün Trixie’si gibi buradaki Lili de unutulmaz bir biçimde yaşayacak belleğimizde.