Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın
Kitap Adı Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın
Yazar Juniçiro Tanizaki
Yayıncı Jaguar Kitap
Çeviren Sinan Ceylan
Editör Hakan Toker
Sayfa Sayısı 104 Sayfa
ISBN 9786058259331
Paylaş

Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın

Juniçiro Tanizaki

Fukuko, tam da kocası Şozo ile yeni bir hayata başladığı günlerde kocasının eski karısı Şinako’dan bir mektup alır. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan bu kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir: Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi.İlk bakışta, masum bir istektir elbette bu. Ne var ki Lili -tüm kediler gibi- girdiği hayatların en olmadık yerlerine kıvrılmıştır ve dâhil olduğu yaşamların karanlık köşelerinde gezinmeye başlar mektupla birlikte.

Biten ilişki için umut, diğeri içinse endişe kaynağıdır.  Böylece, başlı başına bir kavram olmayı hak eden “kedi sevgisi”nden çok daha fazlasına dokunur Tanizaki. Zarif, yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin girift yapısını, küçücük ayrıntıların -bir nesnenin, jestin veya bakışın- insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini gösterir.

Yoğun tutkuların, tuhaf arzuların ve ince bir melankolinin ustası Tanizaki’nin Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın’ını Sinan Ceylan Japonca aslından çevirdi.

“Tanizaki en gözde yazarlarımdandır. Aşkı ve aşkın sapkın yönlerini anlatır kitapları.”

-Henry Miller


“Tanizaki, muhteşem bir yazar.”

-Haruki Murakami

Bu kitabı neden yayımladık?

Bir Kedi Bir Adam İki Kadın’ı yayımlamamızın nedenlerinden ilki, okuma keyfi denen şeyi tam anlamıyla bu kitaptan almamızdır. Edebiyatın tam olarak nasıl bir şey olduğunu hatırlatıyor bize bu novella: Yalın bir dil, ince ince işlenen dramatik bir gerilim ve okurken aklımıza düşen “Tanrı’m, nasıl da işler bu raddeye geldi, hem de durup dururken?” soruları. Tıpkı Tolstoy gibi Tanizaki de kitaplarında hiçbir karanlık nokta bırakmıyor; geriye sadece “Evet, tabii ya…” mırıldanmaları dışında. Bir önceki kitaplarımızdan Hadi, Yarın Görüşürüz’ün Trixie’si gibi buradaki Lili de unutulmaz bir biçimde yaşayacak belleğimizde.

Juniçiro Tanizaki

Yazar Hakkında Juniçiro Tanizaki

1886’da varlıklı bir tüccar ailesinin oğlu olarak Tokyo’da doğdu. Ne var ki, o büyüdükçe ailesinin geliri düştü ve genç Tanizaki sonunda üniversitedeki edebiyat öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Fakat daha sonraları Japonya’nın tüm prestijli ödüllerini alacak bu genç yazar adayının edebî kariyeri henüz başlıyordu: Üniversitedeyken 1909’da tek sahnelik bir tiyatro oyunu yazan Tanizaki, bir yıl sonra yayımlanan ilk öyküsüyle adını duyurmayı başardı. Sadece sonraki iki yıl içinde yazdığı dört romanda değil, yaşamı boyunca kötücül güzellik, erotizm, sadizm ve mazoşizm gibi temaların etrafında gezindi. Oscar Wilde, Poe ve Marquis de Sade’dan etkilendi. Güzellik ve grotesk, onun sayfalarında hep yan yana geldi.

Sevgi ve acı arasında yaşamı boyunca güçlü bir bağ kurdu. Kahramanlarının birbirinden ilginç tensel hazlarını reddedilme, aşağılanma ve mazoşizmle birlikte sundu. Sessiz sinema senaryoları yazdı ve Japon sinemasına modernist temaları, edebiyata ise Naomi’de de görülen, başarılı sinematografik anlatımın iyi örneklerini kazandırdı.

Tanizaki “büyük deprem”e dek, daha sonraları eleştireceği Batılı yaşam bir yaşam sürerek yazmaya devam etti. Ancak 1923’teki Büyük Kanto Depremi sadece Tokyo’yu değil Tanizaki’nin Batılı tarafını da yıktı. Tanizaki, yerle bir olan şehirden mecburen ayrıldı ve Osaka’ya yerleşti. Japon geleneksel evlerinden birine yerleşti. Japon estetiğine ve kültürüne karşı hiç sönmeyecek bir ilgi geliştirmeye ve Batılılaşmayı sorgulamaya başladı. Tanizaki’nin yazarlığında önemli bir kırılma noktası olan Naomi (Chijin no Ai, 1924), işte bu dönemin ilk ve önemli örneği olarak yazarına -bu kez ulusal çapta- ün ve saygınlık kazandırdı. Bir Budalanın Aşkı başlığıyla yayımlanan ancak zamanla Naomi adını kazanan roman, ilgi çekmekle kalmayıp kendi gündemini de yarattı: “O şekilde Batılılışan” genç kız fenomeni, “Naomizm” kavramıyla açıklanmaya başlandı. “Naomileşmek”, belirli bir Batılılaşma sürecini anlatan bir deyim hâline geldi. Bir anlamda, Japonya’nın, daha popüler bir “Bihruz Bey”i oldu “Naomi”. Roman, sadece bu niteliğiyle değil, ruhsal çözümlemeleri ve teknik başarısıyla da dünya romanının önemli köşe taşlarından biri hâline geldi. Tanizaki, sonraki yıllarda Naomi’de işlediği sorunsalın merkezinde gelişen ve erotizmden beslenen romanlar yazmaya devam etti. Japon kültürüne bağlılığını hiçbir zaman kaybetmese de, Batılı teknikleri başarıyla uyguladı ve ilk gençliğinde bağlandığı kaynaklardan beslenmeye devam etti. Yazarlığının yanı sıra, Japon klasiklerini modern Japoncaya da kazandıran Tanizaki, savaştan sonraki yaşamını yazarak ve ödül alarak geçirdi. Fakat 1958’de sağ eli felç oldu, 1960’tan itibarense hayatını hastanede geçirmeye başladı. Bunlara rağmen, 1962’de, birbirinden ilginç cinsel fantezilerini yazan yatalak bir hastayı konu edinen son romanını yayımladı.

1965’te geçirdiği kalp kriziyle hayata veda eden veda etti. Onun ölümüyle Japon edebiyatı, çoğu eleştirmene göre en önemli modern yazarını kaybetti. Juniçiro Tanizaki’nin Anahtar (Kagi), Sazende Şunkin (Shunkinsho), Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi (Fūten Rōjin Nikki) adlı romanları sırasıyla H. Can Erkin, Oğuz Baykara, Nili Tlabar tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Can Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

Yayımladığımız Diğer Kitapları