Rüyalar Sarayı
İsmail Kadare
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme döneminde, devletin geleceğini tahmin etmek ve olası saldırıları, komploları, sabotajları engellemek için “Tabir Sarayı” isimli bir rüya bakanlığı kurulur. Ülkenin en ücra köşelerinde yaşayan insanların bile gördükleri rüyalar burada toplanır, elenir, tasnif edilir ve yorumlanır. Gedikli Qyprilli (Köprülü) ailesinin genç üyesi Mark-Alem de burada işe başlar ve onunla birlikte bu devlet kurumunun sırlarla dolu labirentli koridorlarına giriş yaparız.
Kadare, alegorik romanı Rüyalar Sarayı’nda, çözülme ve dağılma aşamasındaki bir imparatorluğun kötü gidişatı durdurmak için son çare olarak metafiziğe, gerçek-ötesine ve kolektif bilinçdışına başvurmasının arkasındaki dinamikleri, Doğu ile Batı arasında sıkışmış ruh hallerini melankolik bir atmosferde resmederken, bir yandan da ülkesindeki sosyalist rejimin içeriden çözülüşüne ışık tutuyor.
Arnavutluk’un en büyük yazarı olarak kabul gören İsmail Kadare’nin başyapıtı Rüyalar Sarayı, Finesa Xhibo’nun Arnavutça aslından çevirisiyle…