Hadi, Yarın Görüşürüz
William Maxwell
Lloyd Wilson’ın öldürülüşü birçok şeyle birlikte, zanlının oğlu ile komşu çiftlikte yaşayan, aynı yaşlardaki bir çocuk arasında doğmaya başlayan arkadaşlığın da son bulmasına neden olur. Aradan yıllar geçer, hatta yarım yüzyıl… Komşu çocuk, neredeyse yaşlı bir adam haline geldiğinde meşum olayı tekrar hatırlar. Fakat elinde bilgi kırıntılarından ve birkaç soluk anıdan başka bir şey olmadığını fark edince gerçekleri yeniden inşa eder. Boşlukları yavaş yavaş doldurur. Yaşanmış bir zamanı tekrar kurar zihninde. Hatta öyle bir kurar ki, sonunda “kurgu” sözcüğünün somutlaşmış bir örneği çıkar. Sadece adli bir vakanın değil, hayatın boşluklarına nüfuz eden bir hayal gücünün büyüsünü sunar William Maxwell.
“Okuyanın, bir gün tekrar okumak isteyeceği kitap” olarak nitelenen Hadi, Yarın Görüşürüz’ü Çiğdem Erkal İpek Türkçeleştirdi.
“Hadi, Yarın Görüşürüz, benim neslimin yazarlarını, kısa yazmamız ve bunu büyülü bir şekilde (çünkü Maxwell’in romanı oldukça büyülü bir şekilde derin olmakta mahirdir) yapmamız gerektiği hakkında epey düşündürmüştür. Fakat Tanrı’m, nasıl bir model var önümüzde! Rüzgârı şişelemek daha kolay olurdu. İnsanın cesaretini kıracak kadar örnek alınması zor bir niteliği var: Büyüklüğü basitmiş gibi gösteriyor.”
–Richard Ford
“Maxwell’in sesi, Amerikan edebiyatının en bilge, aynı zamanda da en nazik seslerinden biridir.”
–John Updike
Bu kitabı neden yayımladık?
Anna Karenina’yı eleştirip sorular soran kişiye tek cümleyle şöyle yanıt vermiştir Tolstoy: “Tüm yanıtlarım kitapta. Bir daha okuyun.” Hadi, Yarın Görüşürüz’ü okumadan önce veya okuduktan sonra gelecek tüm sorulara biz de aynı yanıtı vermek isteriz. Hadi, Yarın Görüşürüz, gerek anlatım tekniğiyle gerekse içinde barındırdığı insaniyet ile pürüzsüz bir edebiyat eseri. O müthiş incelikler, kırılganlıklar, bir baba ile oğulun ahırda beraber süt sağarken oğlanın suratına inen tokat, o uçsuz bucaksız, akşamüstü hüznü ile dolu Amerikan tarlaları, her defasında dayak yiyip boş çiftliğe geri getirilip bağlandığı halde ev halkının peşinden gidip onları bulan Trixie, şu titrek köpek… Bir yasak aşkla altüst olan yaşamlar… İsimsiz bir anlatıcının bugün çoğumuza saçma gelebilecek bir meseleden yola çıkarak kurduğu bu hikâye, Yunan trajedilerine yaraşır bu anlatım “Edebiyat nedir, nasıl yapılır”ın -elbette bize göre- en iyi örneklerinden olduğu için bu kitabı yayımladık.