Kandinski ve Köylüler
Paylaş

Kandinski ve Köylüler

8 ay önce

Kandinski, acılı onca yıldan sonra -bir yavrusu yeterli beslenememekten ölmüştür Kandinski’nin- ünlü bir ressam olarak ülkesine döner ve Moskova’da bir sergi açar. Açılış günü sadece üst düzey politikacılar, sanatçılar, bürokratlar alınır sergiye. Böyle olmasını sanatçı değil sergiyi düzenleyenler istemiştir. Garsonlar ellerinde havyar ve şampanya tepsileri ile servis yaparken bir köşede de Moskova Konservatuarı’ndan müzisyenler klasik müzik icra etmektedir.
Karısı Nina Kandinski misafirlerle tek tek ilgilenirken duvardaki tablolara bakan üç kişiyi fark eder, onları izlemeye başlar. Kılık kıyafetlerine bakınca bu kişilerin, davetli olmadığını anlamak zor değildir. Yanında kendisine hararetli bir şekilde bir şeyler anlatan seçkin bir misafirini dinlerken bir yandan da onlardan gözünü alamaz Bayan Kandinski. Mutlaka bir yanlışlık sonucu, belki de kazara girmiş olmalıdırlar salona.
Sonunda elindeki şampanya bardağını yanından geçen bir garsona verip konuştuğu kişiden özür dileyerek ayrılır ve o davetsiz üç köylünün yanına gider. Bir süre arkalarında durup ne diyeceğini düşünür.
“Nasıl buldunuz resimleri? Beğendiniz mi?”
Üstü başı dökük, çamurlu ayakkabıları ile bir köylü, sesin geldiği tarafa döner. Sonra da diğer ikisi… Bir süre bakışırlar.
“Kuşkusuz hiçbir şey anlamıyoruz hanımefendi,” der köylülerden biri yavaşça ve ekler “ama bize bir kilisede olduğumuz duygusunu veriyorlar.”
O gece bu olayı kocasına anlatır Nina Kandinski. Sıkıcı teşekkür mektupları yazmakta olan büyük ressam, elindeki kalemi masaya bırakır ve sessizce bakar karısına.
Kandinski, o günden sonra her fırsatta, en büyük iltifatı, yüzlerini bile görmediği bu üç köylüden aldığını söyleyecektir.