Güneş Çarpması
Kitap Adı Güneş Çarpması
Yazar İvan Bunin
Yayıncı Jaguar Kitap
Çeviren Eyüp Karakuş
Editör Berk Çetin
Sayfa Sayısı 176 Sayfa
ISBN 9786257027366
Paylaş

Güneş Çarpması

İvan Bunin

Güneş Çarpması, sürgündeki Rus edebiyatının belki de en büyük ismi, kendinden sonraki Rus yazarları, hatta sanatçıları da derinden etkilemiş olan İvan Bunin’in on öyküsünü bir araya getiriyor.

Bunin ve öyküleri, kendi deyimiyle, “Eski Dünya’ya, Gonçarov ve Tolstoy’un, eski Moskova ve St. Petersburg’un Rusya’sına ait” bir dünya sunuyor bize.

Aşk, ölüm ve kaybetme korkusu, insanoğlunun geçiciliği gibi temaları kimi zaman mistik öğelere de yer vererek ama her daim melankolik bir haletiruhiye içinde işleyen Bunin, Nabokov’un deyimiyle “renklerin en güçlü ustası”dır.
Nobel kazanan ilk Rus yazar Bunin’in en güzel öykülerini içeren Güneş Çarpması, Eyüp Karakuş’un Rusça aslından çevirisiyle…

İçimde Bunin’le kardeşmişiz gibi bir duygu var. “Güneş Çarpması” benim en sevdiğim öyküdür.
—Andrey Tarkovski

Etkisi kelimelere sığmaz. Duyumsaması onunki kadar keskin, iç ve dış dünyası birbirine o kadar sıkı bağlı, dünyası onunki kadar hakiki ve beklenmedik bir başka yazar bilmiyorum.
—André Gide

İvan Bunin bir Rus klasiğidir.
—Varlam Şalamov

İvan Bunin

Yazar Hakkında İvan Bunin

1870 yılında Voronej’de, Anna Bunina ve Vasili Jukovski gibi şairlerin de mensubu olduğu soylu bir aileye doğdu. İlk şiiri, 1887’de yayımlandı. 1894’ün ilk yarısında Ukrayna’yı dolaştı ve bu toprakların insanlarına, steplerine, şarkılarına, yani kısaca ruhuna hayran kaldı. 1895’te ilk defa başkent Moskova’ya gitti. Burada Anton Çehov, Maksim Gorki ve Lev Tolstoy ile tanışma fırsatı buldu. 1897’de ilk kısa öykü derlemesi yayımlandı. 1900’lerin ilk yıllarında Rusya’nın içinden geçtiği çalkantılı süreçte toplumsal olaylara karşı hep mesafeli durdu ve zamanının büyük bölümünü yurtdışı seyahatlerine ayırdı. Bu seyahatler, Rus gerçekliğini daha objektif bir gözle değerlendirmesine yol açtı. 1909’da Rusya Bilimler Akademisi’ne seçildi. 1910’da yayımlanan ilk romanı Köy ile ünlendi ve Maksim Gorki
onun için “günümüzün en iyi Rus yazarı” değerlendirmesinde bulundu. I. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarını Moskova ile Oryol yakınlarındaki aile malikânesi arasında mekik dokuyarak geçirdi ve hayatını tamamen yazmaya adadı. 1917 itibarıyla büyük bir buhrana kapılıp yazmaya ara verdi, Gorki ile dostluk bağlarını tamamen kopardı. 1918’de Moskova’dan ayrılıp Kiev’e gitmek için resmî izin aldı. İç Savaş’ta Kızıl Ordu’ya karşı savaşan Gönüllü Ordusu yanlısı Yujnoe Slovo gazetesinin kültür sayfası editörü olarak çalıştı. 1920’de geri dönmemek üzere Rusya’yı terk etti ve Paris’e yerleşti.

Bolşevizm’den nefret etse de ülkesinin işgal edilmesini hiçbir zaman savunmadı, “Polonya veya İngiltere’nin yardımıyla ülkeme dönmektense sürgünde ölürüm daha iyi,” dedi. Buhranı yavaş yavaş atlatıp yazmaya geri döndü; fakat eski hayatına, Gonçarov ve Tolstoy’un Rusya’sına, St. Petersburg ve Moskova’ya özlemi hep baki kaldı. Sürgünde yayımlanan ilk kitabı olan öykü derlemesini, Mitya’nın Aşkı, Güneş Çarpması, I. Dünya Savaşı-İç Savaş yıllarında kaleme aldığı ve Lanetli Günler ismiyle yayımlanan günlükler takip etti. 1933’te otobiyografik öğeler barındıran Arsenyev’in Yaşamı romanı yayımlandı ve aynı yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Rus oldu. Sonraki yıllarda, ABD’ye gitmeyi reddedip Fransa’da kaldığı II. Dünya Savaşı yıllarında bile verimli bir şekilde yazmaya devam etti. Sürgünde olup SSCB’de çalışmaları yayımlanan ilk Rus yazar oldu. 1953 yılında Paris’te kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.