Batır Gitsin Derin Sulara
J. M. Ledgard
Afrika’da kendisini “su yapıları uzmanı” olarak tanıtan İngiliz casus James More ile su altı uzmanı matematikçi Danielle Flinders’ın yolları bir Noel günü Hotel Atlantic’te kesişir. Sulara ve dünyaya dair konuşulur, birkaç günlük bir aşk yaşanır ve yollar ayrılır. James, Afrika’da El Kaide’ye esir düşüp ölüm kalım düşüncelerine gömülmüşken Danielle tüm bunlardan habersiz okyanusların derinliklerine dalar ve yaşamın gizemini araştırır. Birbirlerinden uzakta, ikisinin de içten içe hissettikleri otelde yaşadıkları ile aynıdır. Yaşamın garip kurgusu, heyecan verici ama karmaşık duygular ve akıp giden sular…
İlginç tekniği, üç farklı noktadan ilerleyen füzyon yapısı, felsefi derinliği yanında yazarın, hikâyesini tuhaf bilimsel gerçekler, mitolojik ögeler ve politik gelişmeler etrafında ustaca örebilmesiyle son yılların en çarpıcı romanları arasına giren Batır Gitsin Derin Sulara’yı Gökhan Sarı İngilizce aslından çevirdi.
“Batır Gitsin Derin Sulara, yaşamın karmaşıklığı yanında insanı ve öteki şeyleri; acıyı, zevki, bilinmeyen derinlikleri ustaca gözler önüne seren bir roman. Tuhaf ve şaşırtıcı. Okur, Ledgard’ın zekâsının anaforuna kapılıp gidiyor.”
Teju Cole
- Ömer Türkeş, “Bilinemez ve Bilinmeyen, Radikal Kitap: http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/bilinemez-ve-bilinmeyen-428304
Bu kitabı neden yayımladık?
Batır Gitsin Derin Sulara, iki açıdan değişik ve ilginç bir roman. Öncelikle kurgusu: Parçalı, zamanda sıçramalarla dolu yapısı ve anlatımı. İkincisi ise, ele aldığı konu… J. M. Ledgard halen gazetecilik mesleğini de sürdürüyor ve kitapta anlattığı birçok olayı (esir düşme meselesi hariç tabii) bizzat tecrübe etmiş bir yazar. El Kaide militanları, çatışmalar, adam kaçırmalar, casusluklar… Ledgard, bir önceki romanında da görüldüğü üzere, tıpkı Hemingway ve Roth gibi gazetecilik tecrübelerini edebiyat işçiliğinde çok iyi kullanıyor. Böylece, çok da iyi bilmediğimiz bir başka dünyayı ve kitabın merkezlerinden biri olan “dünya içinde bir başka dünya” fikrini haberlerden veya yorumlardan değil de, bir edebiyat eserinden tanıma fırsatı elde ediyoruz. Batır Gitsin Derin Sulara, tüm dikkatimizi yönelttiğimiz yeryüzüne rağmen sular altındaki zenginliğe odaklanıyor, bildiğimiz yüzeysel fikirlerin yerine ayrıntılı ansiklopedik bilgileri ustaca kullanıyor, sıradan bir ilişkinin bile aslında ne derin bir dünya bilgisiyle dolu olabileceğini anlatıyor. J. M. Ledgard’ın romanını, tüm bunların yanı sıra, roman türünün hangi deneysel uçlara ulaşabileceğini ve daha da önemlisi, bir metnin bunu yaparken nasıl olup da bu hâlâ bir “roman” olarak kalabildiğini iyi gösterdiği için yayımlamaktan büyük bir heyecan duyuyoruz. Batır Gitsin Derin Sulara’dan sonraki kitabımız Hawthorn ile Child’ın da, yine bu türden bir farklı bir okuma deneyimi sunacağını şimdiden belirtmek isteriz.