Roberto Bolano: Cela’nın Ölümü Üzerine
Paylaş

Roberto Bolano: Cela’nın Ölümü Üzerine

8 ay önce

Büyük yazardı o. Büyük insandı. Kızıl Haç’ın kurtarma ekibindeki bir görevli, “Her zaman böyle başlamak gerekir,” derdi. Eşeğini sağlam kazığa bağlamalı. Nihayetinde, öldüğü gün methiyeden geçilmiyordu ortalık. Bedeni alabildiğine kayıtsız, yüzünün tek bir kası kıpırdamadan mı ölmüştü? Saçma sapan, hiçbir önemi olmayan bu doğrulamanın, sözle olduğu kadar duruşla da tesis edilen bir itibara en küçük bir katkısı olmayacaktır.

Luis Martín-Santos nasıl öldü? Çığlık atarak, cılız bir sesle yakınıp durarak mı? Ya Juan Benet? O nasıl öldü? Bir labirentte kaybolmuş;  bir gözyaşı, döküntü ya da merhamet perdesinin arkasından İspanya hayaletlerinin geçit törenini izleyerek mi? Sonuçta, methiyeden geçilmiyordu ortalık. Arrabal’ın,[1] itibar sahibi iki arkadaşıyla birlikte, Cela’yı dünyanın yaşayan en büyük yazarı olarak değerlendirdiğini okudum bugün. Zırvalamaya, abuk sabuk konuşmaya yol açan şeyin ölüm acısı olduğunu düşünmek istiyorum. Bu ittifakı sağlayan, bu ittifakı destekleyen şey nedir acaba? Nobel mi? Yoksa koltuk değnekleriyle unutuluşun diyarından teşrif eden Benavente[2] güruhu mu? Bu kadar sağlam bir ittifak tiksindiriyor insanı. Edebî eleştirinin bu denli yalapşap, üniversite âleminin bu kadar vasat, devlet memurluğunun böylesine dizginsiz oluşu insanı iğrendiriyor.

Bunca şeyi yapan, kimi şeyleri tek başına ve çok iyi beceren Cela bile hak etmiyor böyle bir şeyi. Böyle bir şeyi, hiçbir gerçek yazar hak etmiyor. Edebiyat, ölümün aksine, kötü hava koşullarında, savunmasızlık halinde, iktidardan, yasalardan uzakta yaşar. Yalnızca en iyilerin arasındaki en iyilerin ihlal etme yeteneğine sahip olduğu edebiyatın yasasından başka yasa yoktur orada. O yasa ihlal edildiğinde ise, artık edebiyat değil numune vardır ortada.

Yaşlı adamla şaşkın şövalye, hantal Dalí ile uyuşuk akademisyen, bütün ödülleri kazananla dallamaların hiçbirini sallamayan arasında, en iyi olan Cela için, yirminci yüzyılın ikinci yarısında İspanya’nın en iyi nesir yazarlarından biri, Marina’yla[3] mutlu bir insan olan Cela için, tehlikeli bir biçimde bize benzeyen bir tip için gizli bir boşluk var.


Roberto Bolaño

El País, 21 Ocak 2002

İspanyolcadan çeviren: Gökhan Aksay

[1] Fernando Arrabal: 1932 doğumlu, İspanyol yazar ve film yönetmeni.

[2] Jacinto Benavente: 1922’de Nobel ödülünü alan İspanyol yazar.

[3] Jose Cela’nın eşi.