Arı Kovanı
Camilo José Cela
“Bayan Rosa, heybetli kalçasıyla müşterilere çarpa çarpa, kafedeki masaların arasında koşuşturur durur. ‘Lanet olası! Tövbeler olsun!’ diye sıkça mırıldanır. Onun dünyası kafeden ibarettir; evrenin geri kalanı ise kafenin çevresidir.”
Bayan Rosa’nın evreninin dışında yer alan kadınlar ve erkekler, birer ikişer onun dünyasına girerler: Dertli kadınlar ve dertli erkekler, birbirleriyle ve birbirlerinden konuşurlar orada. Kendileriyle birlikte acılarını, umutlarını, aşklarını ve her birinin bağlı olduğu hayatları da getirirler. Arı Kovanı onların dünyalarıyla dolar. Böylece Bayan Rosa’nın Madrid’deki kafesi sadece onun için değil, üç yüzden fazla karakter -ve bu romanın okuru- için “bir dünya”dan ibaret olur.
Ülkesinde “İspanyolcanın Cervantes’ten sonraki en önemli yazarı” olarak görülen Nobel ödüllü Camilo José Cela’nın kendisine has grotesk realizminin en yetkin örneği Arı Kovanı, Gökhan Aksay’ın İspanyolca aslından çevirisiyle…
Bu kitabı neden yayımladık?
Toplumların hayatında büyük dönüm noktaları vardır: İç savaş, bölünme, rejim değişikliği, kıta savaşı, ekonomik buhranlar gibi. Gerçek ve büyük edebiyat böyle anlarda ortaya çıkar. Arı Kovanı işte böyle bir edebiyatın parçasıdır. İç savaştan çıkmış bir İspanya; mutsuz, meteliksiz, kırgın insanlar… Cela, adeta Stendhal’in “ayna”sını tutar gibi tutuyor kalemini insanlara ve benzersiz metaforlar (ki bir tanesi de romanın adını oluşturur), betimlemeler, hikâyecikler ile bir toplum hikayesi çıkarıyor ortaya. Her bir karakter (ki sayıları 300 civarıdır) “tıpkı bir arı gibi” o büyük peteğin oluşması için oradalar. Yazarın böyle bir kaosu ustalıkla, sakin ve pürüzsüz -bir orkestra şefi gibi- yönetmesi bu romanı büyük kılıyor. Bu, -kelimenin tam anlamıyla- “görkemli” kitabı okurlarımızla paylaşmak bizi en başından beri heyecanlandırıyordu. Jaguar Kitap ailesi olarak, Arı Kovanı’nı yeni çevirisiyle yayımlamaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz.