Yılanlarla Dans
Horacio Castellanos Moya
İç savaştan henüz çıkmış bir ülke, sosyoloji mezunu işsiz bir genç, sarı Chevrolet’sinde yaşayan gizemli bir adam ve dört dişi yılan: Beti, Loli, Valentina, Carmela.
Tüm bunlar, Latin Amerika’nın son yıllarda çıkardığı en sert ve aykırı yazarlardan Horacio Castellanos Moya’nın grotesk hayal dünyasında gerçeküstü bir hikâyeye dönüşüyor. Havalı cümleler ve ucuz benzetmelerden uzak akıcı anlatımıyla, çivisi çıkmış dünyanın karşısına ondan daha delirmiş bir dünya çıkaran Moya’nın en ilginç romanlarından Yılanlarla Dans’ı İlker Özünlü İspanyolca aslından çevirdi.
“Moya’yı okuyanlar, onu şehir meydanında asmak için bastırılması zor bir arzu duyarlar. Aslında, bir yazar için bundan daha büyük bir onur hayal edemiyorum.”
Roberto Bolano
Ali Bulunmaz, “Sarı Chevrolet’nin Sırrı”, SabitFikir.
Bu kitabı neden yayımladık?
“Yeni gerçeklere yeni anlatım biçimleri gerekir,” der Michel Butor. Roman sanatı da belki bu yüzden doğmuştur ve bu yönde gelişmektedir. Latin Amerika edebiyatı kendi gerçekliğini önce klasik biçimle sonra da “büyülü gerçekçilik” akımıyla anlatmaya devam etti. Moya, Bolano gibi yazarlar artık bu yöntemin işlevini yitirdiğini sezmiş oldukları için suyu başka bir kanaldan akıtmaya başladılar. Moya ise kan, şiddet, terör gibi sorunları romantik-büyülü bir anlatımdan çıkarıp tüm çıplaklığıyla hissedilir bir hale getirmeye çalışır. Yılanlarla Dans onun en kaotik, hatta sorunlu ama bir öte yandan da şiddet estetiğinin gerçeküstü bir teknikle zirveye vardığı kitabıdır. Umutsuzluğun, işsizliğin, ölümlerin kol gezdiği bir yerde okuldan henüz mezun olmuş bir genç ne yapabilir ki? Hangimiz on sekiz yaşımızda bir isyan noktasına gelip sonra kafamızda dünyayı ateşe verip, şiddeti, ölümleri, şehveti, aşkı bir anda yaşayıp sonra da evimize dönüp yatağımıza kıvrılıp yatmadık ki? Moya’nın bu gerçeküstü romanının da, en gerçeküstü yerleri gerçekliği en iyi anlatan yerlerdir. Gerçeküstü romanlar da gerçekçi romanlardır. Çünkü gerçek yazarlar tarafından gerçek okurlar için yazılır.