Taşrada Bir Ay
J.L. Carr
“Orada kalsaydım, bir ömür mutlu olabilir miydim? Sanmıyorum, hayır. İnsanlar göçer, yaşlanır, ölür ve her köşebaşında bir başka güzellikle karşılaşmaya duyulan o aydınlık inanç söner, tükenir. Ya şimdi ya da hiçbir zaman; mutluluğu ancak havada uçuşurken yakalayabiliriz, yakalayacaksak.”
Tom Birkin, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan Passchendaele’den muharip gazi olarak ülkesine dönmüş, hayatı kaldığı yerden tekrar yakalamaya çalışmaktadır. Bir kilise duvarındaki, Orta Çağ’dan kalma freskin gün yüzüne çıkarılması işi için Kuzey Yorkshire’daki Oxgodby kasabasına gelir. İlk başta, bir Londralı olarak taşraya âdeta bir Marslı kadar yabancıdır; fakat taşranın sabit yaşamı ve çalışma ritmi, beraberinde imkânsız bir aşkın da kapısını aralayarak Birkin’i kısa sürede içine alır, ona savaşın yaralarını sarmasında yardımcı olur ve kendisini evinde hissettirir.
Taşrada Bir Ay, yazarın deyimiyle “sonsuza dek yitirilmiş bir dönemi” ve o dönemden yadigâr kalan sevinçleri, üzüntüleri, korkuları, kızgınlıkları,hayal kırıklıklarını, umutları, hayalleri ve tabii ki emekleri unutturmamak için yollanmış, zamanın zalim eline direnen bir kartpostal gibidir âdeta.
J. L. Carr, taşranın dinginliğini ve pastoral yaşantısını, imkânsız aşkın olanca hüznü ve lirizmiyle bezediği atmosferde, bir ülkenin kayıp güzelliğinin izini sürerken, unutturmamaya çalıştığı bütün o duyguların aslındahepimiz için ne kadar benzer, hatta ortak olduğunu da
Çağdaş İngiliz edebiyatının klasiklerinden Taşrada Bir Ay, Umay Öze’nin
çevirisiyle…
Bu kitabı neden yayımladık?
Odysseus’tan Rambo’ya, Ahmet Celal’den John Faed resimlerine kadar tüm sanat “askerin dönüşü” temasını işlemiştir. Carr da bu muazzam birikime Taşrada Bir Ay ile nefis bir katkıda bulunmuştur; üstelik hem yarattığı kahraman hem de atmosfer ile İngiliz romanında pek alışık olmadığımız daha çok Akdenizli bir melankoli ve duygusallık ile yapmıştır bunu. Şiirsel ama şiir değil, melankolik ama kitsch değildir Taşrada Bir Ay. Okurun birçok yerde “Evet, ben de öyle hissediyorum” diyeceği incelikli romanlardan. Carr’ı ilk kez Türkçede yayımlamaktan büyük sevinç duyduk.