Hayatım
Kitap Adı Hayatım
Yazar Marc Chagall
Yayıncı Jaguar Kitap
Çeviren İsmet Birkan
Editör Ferhat Özkan
Sayfa Sayısı 194 Sayfa
ISBN 9786056587849
Paylaş

Hayatım

Marc Chagall

CHAGALL, HAYATINI ANLATIYOR.

Bir sanatçı nasıl doğar? Eğer Chagall’ın doğumundan bahsediyorsak cevap hazır: Ölü.

Chagall’ın otobiyografisi Hayatım, ressamın doğarkan çıkan yangın sonucu “ölü doğumu”nu ve hayata dönüşünü anlatan satırlarla açılıyor. Sonrasında ise bir sanatçının doğuşuna kendi ağzından tanıklık ediyoruz. Chagall, tüm tablolarına sinen Vitebsk’i ve ailesini, tıpkı kendi resimlerinde olduğu gibi, düzyazıda da kendisine has bir üslupla anlatıyor. Etkileri İkinci Yeni şiirine dek uzanan Chagall, sanatçı olmanın bir sanat kolundaki yetkinlikten daha fazlası ve bir “duyuş farkı” olduğunu gösteriyor Hayatım’da.

Chagall tablolarının bugüne dek Türkçede eksik kalan parçası, İsmet Birkan’ın çevirisi ve Marc Chagall’ın kitap için yaptığı özel çizimlerle…

“Bu sayfalar boyanmış bir yüzeyle aynı anlamı taşıyor. Tablolarımda bir gizli köşe olsaydı bunları oraya sokuştururdum. Ya da belki kişilerimden birinin sırtına, ya da duvar resmimdeki Çalgıcı’nın pantolonuna yapışırlardı.”

“Ressamlar kadar şairlerin de çok öğreneceği şey var ondan. Ben kendi payıma, kimsede Chagall’daki kadar adamı çarpan, bozan, alıp götüren şiirsel çağrışımlar görmedim.”
Cemal Süreya

“Chagall bu imgeleri nereden buluyor bilmiyorum, kafasında bir melek olsa gerek.”
Picasso

Bu kitabı neden yayımladık?

Bir ressam sadece bir ressam mıdır? Başka bir şekilde de sorabiliriz: “Rüya gibi tabloların sahibi Chagall, sadece rüya gibi tablolar yapan bir Chagall’dan mı ibarettir?” Chagall, otobiyografisinde bu soruya doğrudan olmasa da yine “rüya gibi bir yanıt” veriyor. Çocukluğunu, köyünü, duygularını, ressam olabilme çabasını okurken, bir sanatçının her şeyden önce bir insan olduğunu hatırlatıyor bize. Hayatım’ı, doksan yedi yaşında öldüğü gün bile akşama kadar resim yapan, ömrü boyunca fırçası elinden hiç düşmeyen, sanatı ve hayatı iç içe geçmiş, yaşam dolu bir sanatçı duyuşunun nasıl bir şey olduğunu anlattığı için yayımlamak istedik. Bir ressamın otobiyografisi olmaktan bir adım daha öteye geçip “iyi bir yaşam öyküsü” metni olmayı başaran kitabı okurlarımızın da beğeneceğini umuyoruz.

Marc Chagall

Yazar Hakkında Marc Chagall

Marc Chagall, 1887 yılının temmuz ayı başlarında; günümüzde Belarus’a, o zamanlarda ise Rusya’ya bağlı bir kasaba olan Vitebsk’te doğdu. Resimle dolu dolu geçen 97 yılın ardından 28 Mart 1985’te, gün boyunca durmaksızın resim yaptığı günün akşamında stüdyosundan ayrılmak üzere asansöre bindi ve tam da bir zamanlar ona “havada” öleceğini söyleyen falcının söylediği gibi veya kendisini uçarak resmettiği tablolarına benzer şekilde, hayata gözlerini yumdu. Chagall, inen asansörün içinde kalp krizi geçirmişti.

Devrin öncü akımlarından daha çok, Hayatım’da [Ma Vie] anlattığı memleketinin ve geçmişinin etkisi altında kalarak kendisine has bir resim geliştirdi. Hayatım’ı otuz dört yaşında Moskova’da tamamlayan Chagall’ın bu kitabı, eşi Bella tarafından Rusçadan Fransızcaya çevrildi ve Paris’te yayımlandı. Her ne kadar Chagall’ın hayatının üçte birinden biraz daha fazlasını kapsasa da bu kitap; Chagall’ın resim anlayışı, tablolarının yorumu, sanat görüşleri, ressam olma öyküsüyle Chagall’ı ve onun sanatını anlamada en önemli kaynak kitaplardan kabul edilmektedir. Ressam Chagall, Yiddiş dilinde, Rusça ve Fransızca şiirler de yazmış, 1909-1972 yılları arasında yazdığı şiirlerden yapılan kırk bir şiirlik bir seçki sanatçının özgün resimleriyle yayımlanmıştır. Kübizm, Süprematizm, Fovizm akımlarını birleştirerek renklerin ve mutluluğun ressamı olarak anılan ve resme başladığı günden itibaren –1944’te eşi Bella’nın ölümünden sonra Yahudi inancına göre aynaları ve tabloları ters çevirerek tuttuğu yas dönemi gibi zamanlar hariç– “fırçası elinden hiç düşmeyen” Chagall; La Fontaine’nin fablları, Gogol’un Ölü Canlar’ı için yaptığı çizimler ve İncil illüstrasyonları dışında, Paris Operası’nın tavan resimlerini yapmış, ustalığını seramik ve vitray çalışmalarında da göstermiştir.

Chagall, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sadece ressamları değil, neredeyse tüm sanat kollarından sanatçıları etkilemiştir. Ece Ayhan, bir Chagall sergisini, “Enfes renkler, şiirler havada dolaşıyor,” diyerek anlatırken; Asım Bezirci, “Chagall” şiiri de olan Edip Cansever’in mısralarını Chagall tablolarıyla açıklar. “Yazmam Daha Aşk Şiiri”ni, Chagall’ın Ben ve Köyüm tablosundan esinlenerek yazdığını söyleyen Cemal Süreya ise şöyle der: “Ressamlar kadar şairlerin de çok öğreneceği var ondan.”