Montano Hastalığı

Tuhaf yazar ( ya da "İspanyanın yaşayan en önemli yazarı" - Bernardo Axtaga) Enrique Vila-Matas'ın en tuhaf kitaplarından Montano Hastalığı, yayınevimiz için daha önce Kâğıt Ev'i de Türkçeye kazandıran Seda Ersavcı'nın İspanyolcadan çevirisiyle, yakında...

    KİTAPTAN ALINTI

    İnsanın kendini hiçbir zaman tanımaması yahut yalnızca biraz tanıması ve kendince bir edebi çizgi tutturabilmek için başka yazarların asalağına dönüşmesi. Cernuda’yı kopyalamaya başladığım günden beri gelecek planımın bu olduğu söylenebilir. Belki de can alıcı bir iki parıltıyla süslü kendi sınırlı ve tabii alanımı bilmek için yaslanıyordum başkalarının alıntılarına ve aynı zamanda kendimi hiçbir zaman büsbütün tanımayacağımı keşfetmek için yapıyordum bunu: Zira hayat, merkezi olan bir bütün değil artık. “Yaşam,” diyor Nietzsche, “bir bütün içerisinde değil artık. Bütün artık parçalarına ayrıldı, yapay olarak hesaplandı[1]” –buna karşılık pek çok kişi olabilirim, çeşit çeşit kaderin korkutucu birleşiminden ve türlü türlü kökenin yankısından oluşabilirim: Bir yazar belki de –içinde yaşadığım çağın koşulları bunu gerektirir çünkü– er ya da geç şansını otobiyografiden değil de kurmaca bir otobiyografiden yana denemeye mahkûmdur, gerçi bu mahkûmiyetin kapımı yakın zamanda çalacağını düşünmüyorum yine de; bugünlerde kendimi tüm içtenliğimle Doğrululuk’a hürmet etmeye adamış durumdayım; parçalı hayatım hakkındaki doğruları anlatmak için müthiş bir çaba harcıyorum, kurmaca otobiyografi alanına geçmeden önce kalkıştığım şey bu; gelgelelim şayet başka çarem kalmazsa, o kurmaca otobiyografiyi kaleme alırken kendimi aslında çok daha iyi tanıyormuşum gibi yapacağım elbette.

    Walter Benjamin günümüzde bir eserin, ancak başka eserlerin bir kolajıysa, onlardan alıntılar, bölümler ve yankılar taşıyorsa gerçekten bir anlam barındırabileceğini söyler; aynı zamanda eleştireldir de bu anlam. Ben bu kolaja yeri geldiğinde göreceli şahsi fikir ve cümlelerimi de ekledim ve yavaş yavaş kendime özerk, gelgelelim çelişkili bir biçimde başka eserlerin yankılarıyla hani neredeyse doğrudan bağlantılı, bir dünya yarattım. Üstelik tüm bunların sonucunda bu çalışma tarzıyla tıpkı Benjamenta Erkek Enstitüsü öğrencileri gibi hayatta asla başarılı, ya da pek başarılı diyelim, olamayacağımı fark ettim. Bunun bu sözlükte parçalı ve kısıtlı, gelgelelim yine de kifayetli, hayatıma dair doğruları anlatmama engel olması için ortada bir sebep göremiyorum.

    [1] Friedrich Nietzsche, Wagner Olayı, Nietzsche Wagner’e Karşı, Say Yayınları, İstanbul, 2012, çeviren: M. Osman Toklu, s. 31. (ç.n.)