Aşk Neden Acıtır

Eva Illouz

Günümüzde sadece az sayıda insan, yakın ilişkilerin neden olduğu şiddetli acıdan kaçabilmiştir. Bu acılar çok çeşitlidir: Prens/prenses bulma yolunda öpülen çok sayıda kurbağa; internet üzerinden, işe yaramayan çok sayıda arayış, barlardan, partilerden ya da tanışma randevularından yalnız dönmek gibi. Acı, bir ilişki kurulduğunda da yok olmaz, çünkü kişi ilişki yaşarken de can sıkıntısı, kaygı ya da öfke hissedebilir; acı verici tartışmalar ve çatışmalar yaşayabilir ya da sonunda kafa karışıklığı, kişinin kendisiyle ilgili şüpheleri ve ayrılıklar ya da boşanmalar nedeniyle depresyon…


Bu Bir Günlük Değildir

Zygmunt Bauman

Perdeyi yırtmak, hayatı anlamak... Bunun anlamı ne? Biz, insanlar, iyinin ve kötünün, güzelin ve çirkinin, gerçeğin ve yalanın birbirlerinden kesin bir şekilde ayrıldığı ve asla bir diğerine karışmadığı, böylece şeylerin nasıl olduğundan, nereye gidebileceğimizden ve nasıl ilerleyebileceğimizden emin olduğumuz sıradan, temiz ve saydam bir dünyayı tercih ediyoruz; çaba gerektiren bir anlayış olmadan hükümlere ulaşmayı ve kararlar almayı hayal ediyoruz. İşte bizim bu hayalimizden ideolojiler doğdu. Görüşümüzü kapatan o kalın perdeler... Bizim bu etkisizleştirici eğilimimize Étienne de la Boétie ‘gönüllü kölelik’…


Doğa Araştırmaları

Seneca

Seneca, yaklaşık iki bin yıl önce kaleme aldığı Doğa Araştırmaları’nda doğayı sorgulamadan önce amacını ve sınırlarını şöyle açıklamıştı: Hem kendisiyle hem de başkalarıyla ilgili olayları öngörüp yönetebilen bir zihne sahip olduğunu düşünenler de vardır. İçinde bizim de bulunduğumuz bu evrenin gayesiz olduğunu, doğanın rastlantılarla ya da yaptığı şeyin bilincinde olmadan hareket ettiğini düşünüyorlar. Bütün bunları öğrenmeye ve nesnelere sınırlar atfetmeye ne değer biçiyorsunuz? Örneğin Tanrı ne kadar muktedirdir? İlkin kendi mi maddeyi yarattı, yoksa zaten var olan bir maddeyi mi…


Gözyaşları ve Azizler

Cioran

Gözyaşları ve Azizler, İsmail Yerguz’un çevirisiyle ilk kez Türkçede. Kitabın 1937'deki ilk basımında yer alan, fakat daha sonra yine Cioran tarafından çıkaralan bölümlerden yapılan bir seçki ile birlikte... CIORAN, bir inanç krizinin sonucu olan Gözyaşları ve Azizler’de, insanın derinliklerine, hatta uçurumlarına iniyor ve kendi deyimiyle gözyaşlarının kaynağını araştırıyor. Orada azizler ve azizelerle birlikte Bach’ı, Mozart’ı, Van Gogh’u, Dostoyevski’yi, Rilke’yi, Mevlâna’yı ve Şems’i buluyor. Sonra acının, ölümün, yalnızlığın, şüphenin ve umutsuzluğun doruklarına ulaşıyor yeniden. Belki de bu yüzden, tüm çelişkileri ve aşırılıklarıyla…


Neden Hiçbir Şey Yok da Bir Şey Var?

Leszek Kolakowski

Son yüzyılın son filozoflarından Kolakowski ile, soruların yörüngesinde ilginç bir felsefe yolculuğu: Neden Hiçbir Şey Yok da Bir Şey Var? Leibniz'in meşhur sorusunu kitabına başlık olarak seçen Leszek Kolakowski, felsefe tarihinin otuz büyük ismini mercek altına yatırmaktan daha çok, onlara âdeta bir çiçek dürbününden bakıyor: Her filozofu, felsefe tarihine kazandırdığı sorusu ışığında inceliyor. Sıkı metinler sunuyor, ama okurunu sıkmıyor. Hatta, her filozofun kusursuzmuş gibi görünen felsefi sistemini anlattığı yazılarını sorularla bitiriyor ve böylece okurlarını da felsefi bir sürece davet ediyor.…


On Sözcükte Çin

Yu Hua

Kültür Devrimi’nden bugüne kadarki kırk yıllık sürede “Halk” sözcüğünün içi boşaltılmıştır Çin gerçekliğinde. Şimdi, Çin’de popüler olan ekonomik terminolojiye göre “Halk” sadece bir paravan şirkettir ve Çin farklı dönemlerde farklı içeriklerle onu kullanarak pazara girer. Yaşamak ve Kanını Satan Adam gibi romanlarıyla tanınan ve modern Çin edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Yu Hua, bu sefer bir kurmaca yazarı olarak değil, ülkesinin ve toplumunun yakın tarihine ve bugününe dair sözü olan bir aydın kimliğiyle karşımızda. Yu Hua, On Sözcükte Çin’de…


Umutsuzluğun Doruklarında

E. M. Cioran

Umutsuzluğun Doruklarında, Cioran’ın 23 yaşında, tam da uykusuzluk hastalığının başladığı yıllarda yazdığı ve onu filozoflar katına çıkaran; sonsuz dünya içindeki sonlu insanın anlamı, aşk, acı, sevinç, ölüm ve umutsuzluk hakkında, sert ve ele avuca gelmeyen fikirlerin yoğuştuğu bir kitap. Cioran’ın tüm felsefesinin ve üslubunun "kilit taşı" olarak nitelendirilen Umutsuzluğun Doruklarında, Orçun Türkay'ın çevirisiyle… "Cioran, gözlerimizi hiç durmadan insan varoluşunun hiçliğine yöneltmeye çalışmış, muhteşem bir asi ve boyun eğmez bir mizantroptu." –Norman Manea


Zihin ve Evren

Thomas Nagel

"Bilincin varlığı dünyayla ilgili hem en bildik hem de en şaşırtıcı şeylerden biridir. Onu beklenen bir şey olarak değerlendirmeyen hiçbir doğa düzeni açıklaması, eksiksiz bir çerçeve çizdiği iddiasında bile bulunamaz. Ve eğer fen bilimi, hayatın kaynağı hakkında ne söylerse söylesin, bizi bilinç konusunda aslında karanlıkta bırakıyorsa, dünya hakkında temel anlaşılabilirliği sağlayamamış olacaktır. Düzenin neden bu şekilde olduğunun akla uygun farklı bir resmi olmalıdır ve bu resim fiziksel dünyayı da içermelidir, çünkü problem zihinle sınırlandırılamaz." Zihin felsefesinin yaşayan en büyük isimlerinden…