Yılanlarla Dans

Horacio Castellanos Moya

İç savaştan henüz çıkmış bir ülke, sosyoloji mezunu işsiz bir genç, sarı Chevrolet'sinde yaşayan gizemli bir adam ve dört dişi yılan: Beti, Loli, Valentina, Carmela.

Tüm bunlar, Latin Amerika'nın son yıllarda çıkardığı en sert ve aykırı yazarlardan Horacio Castellanos Moya'nın grotesk hayal dünyasında gerçeküstü bir hikâyeye dönüşüyor. Havalı cümleler ve ucuz benzetmelerden uzak akıcı anlatımıyla, çivisi çıkmış dünyanın karşısına ondan daha delirmiş bir dünya çıkaran Moya'nın en ilginç romanlarından Yılanlarla Dans'ı İlker Özünlü İspanyolca aslından çevirdi.

"Moya'yı okuyanlar, onu şehir meydanında asmak için bastırılması zor bir arzu duyarlar. Aslında, bir yazar için bundan daha büyük bir onur hayal edemiyorum."
Roberto Bolano

Kitap Üzerine Yazılar

Ali Bulunmaz, "Sarı Chevrolet'nin Sırrı", SabitFikir.

http://www.sabitfikir.com/elestiri/sari-chevroletnin-sirri

KİTAPTAN ALINTI

"Direksiyonu sarı Chevrolet’nin dikkat çekmeden durabileceğini umarak devasa bir park yeri olan şehrin en büyük alışveriş merkezine doğru kırdım. Araçlarla dolu park yerinin tam ortasında, güvenliğin gelip bizi rahatsız etmesine fırsat vermeyecek bir yer buldum. Kartonu ön cama yeniden yerleştirdim, lambayı yaktım ve Don Jacinto’nun hayatına ilişkin daha fazla ayrıntı keşfetmek üzere torpido gözünden bir tomar kâğıt çıkardım. Bir ruhsat, bir ehliyet, eski faturalar, karman çorban bir adres rehberi, bir deste mektup ve bazı gazete kupürleri geçti elime. Meğer adam anca kırk iki yaşındaymış, karısı rahat bir semtte oturuyormuş ve mektuplar, metresi olduğu anlaşılan Aurora adında bir kadın tarafından gönderilmiş. Merakın uyandırdığı özel bir hazla kendimi bu yazışmalara kaptırmıştım ki, arabanın bir köşesinde bir hareketlenme dikkatimi çekti. Hemen hemen aynı anda ortaya çıktılar; hiçbir saldırganlık emaresi göstermeden bana doğru sürünerek geliyor, hiç agresif davranmıyorlardı. Hatta temkinli oldukları bile söylenebilirdi. Ayrıca geçen gece tahmin ettiğimin aksine yarım düzine değil, sadece dört taneydiler. Aralarındaki ayırt edici özellikleri, onlara bir kerede ad koyabilecek kadar seçebildiğimi fark ettim: Tombul, hınzır bakışlı olanın adı Beti olacaktı; Narin, ürkek hareket eden ve neredeyse hassas diyebileceğime Loli ismini verdim. Işıl ışıl yansıyan derisiyle seksapele sahip olan Valentina’ydı. En küçükleri Carmela’nın ise gizemli bir havası vardı."

s. 22-23.